En Son Neler İzledim? #1

Bu blogta birde İzlediklerim kısmı var ancak ben oraya neredeyse hiçbir şey yazmıyorum. Her izlediğim film hakkında uzun uzadıya yazmak yerine toplu bir gönderi hazırlamak daha mantıklı geldi. Ben de aylık olarak izlediğim filmleri ve kısa yorumlarımı böylelikle sizlerle paylaşmış olayım dedim.

ALAYCI KUŞ(PART I-MOCKINGJAY)



Ne yalan söyleyeyim, bu kadar güzel bir film beklemiyordum. Kitapta sıkıcı geçen yerlere canlılık katılmış. Katniss'in The Hanging Tree'yi söylemeye başladıktan sonra şarkının mıntıkılarca söylenmeye başlaması, mıntıkalardan birinde "Biz yanarsak siz de yanarsınız!" misillemesi, mıntıkların Capitol'un elektrik kaynağı olan barajlarını bombalaması... Bildiğiniz muazzam bir filmdi. Ben bayıldım. 10 üzerinden 10.

YEM (BAIT)


Bu film olmamış, efenim. Hangi yıla gelmişiz, sen seneler öncesindeki görüntü kalitesini geçemeyeceksen niye köpek balığı filmi çekiyorsun? Ancak ölü insanlar -insan parçaları- iyiydi. Gerçekten mide bulandırıcılardı. Gene de benim izleme sebebim Secret Circle'da izlediğim oyunculardan Phoebe Tonkin'in olması ve Xavier Samuel'di açıkçası. :D 10 üzerinden 3 anca...

TAMAMLAMADIK MI HALA? (ARE WE DONE YET?)


Gelmedik mi Hala'yı izlerken eğlenmiştim. Bunu görünce de izleyeyim dedim. Öyle ahım şahım bir film değil. Boş vakitlerde izlenebilecek tarzda, ortalama bir film. 10 üzerinden 6. :D

AŞKIN PEŞİNDE (CATCH AND RELEASE)


Spoiler vermeden bu filmin ne kadar berbat olduğunu nasıl anlatırım bilemiyorum. Bildiğiniz 3 arkadaş bir kıza aşık. Ama bir tanesi onunla evlendiği için diğer ikisi bu duygularını hiçbir şekilde açığa vurmuyor. Tabii süregelen başka şeyler de var. Ancak bence zaman kaybı olan bir film. 1/10.

HAMILL (THE HUMMER)


İşitme engelli Hamill'in güreşte Eyalet Şampiyonasını kazanabilmek adına çok çalışıyor. Maalesef yoluna bazı engeller çıkıyor. Gerçek bir hayat hikayesinden yola çıkılarak çekilmiş olan bu filmi gene boş bir zamanınızda izleyebilirsiniz. Kötü değil ancak çokta güzel olduğunu söyleyemeyeceğim. 4/10.

TESLİM OLMAK YOK (BRIGHTON ROCK)


Graham Greene tarafından kaleme alınmış olan Brighton Rock, 2010 yılında filme çekilmiş. Aksiyonlu bir film değil, biraz yavaş ilerliyor ancak son zamanlarda izlediğim en etkileyici -hatta belki tüm izlediğim filmlerden- filmlerden biri. Öylesine garip rastlantılar oluyor ki... Kitap olduğunu öğrendikten sonra "Tamam" dedim. "Ben bu kitabı okuyayım." Ancak Türkçe'ye çevrilmemiş ne yazık ki. Ama adamın diğer kitaplarını okumaya niyetliyim. Bence izlenince gerçekten etkisinde kalınacak bir film. 8/10.

DÖVÜŞ (FIGHTING)


Channing Tatum'u görünce izlemeye başladım. Ancak izlemesem hiçbir şey kaybetmezdim. Eh, adından da anlaşılacağı üzere Shawn(Channing) bir dövüşçüdür ve sokak dövüşlerinde gittikçe yükselmeye başlar. İyi güzel de bu dövüşler esnasında -en büyük dövüş hariç- hiç çalışmayıp bütün o adamları mahvetmek... Gerçekçi gelmedi o yüzden film bana. Yine boş zamanlarda izlenebilecek tarzda bir film. 3/10.

GRACIE


Babası erkek kardeşlerinin hepsine futbol konusunda eğitim verirken Gracie de futbola epey ilgi duyuyor ancak babası kız olduğu için Gracie'yi eğitmek istemiyordur. Bir şekilde babası ve Gracie çalışmaya başlarlar. Ve sonrasında takıma girme çalışmaları başlar. 5/10.

CAMILLE


Başlarını hafiften kaçırdığım ama akış olarak diğer filmlerden daha farklı ilerliyor. Bence izlenilebilir ve güzel bir film. Ama kısaca; Camille Silas'a aşıktır. Silas Camille'e aşık değildir ancak suçludur. Camille'in amcası(diye hatırlıyorum) polistir ve Camille'le evlenmesi şartıyla onu tahliye eder. Ve olaylar başlar. 7/10.

Eveet, bundan sonra böyle bir başlık altında yazabilirim inşallah. Böylelikle sizinde bu filmler hakkında fikrini almak ve önerdiğiniz filmleri duymak isterim. :)

Yorumlar