Kitap Kurtları ile Blog Turları'nın 4. gününden herkese selamlar. Bugün ben alıntılarla, yorumumla ve tabii ki çekilişle son kez karşınızda olacağım. Umarım beğeneceğiniz alıntılar seçmişimdir. Ama önce yorumum...
Kitabın Türkçe versiyonundaki kapağı bence orijinal kapaktan daha güzel ve ilgi çekici. Orijinal kapakta kitaptaki karakterler hakkında bilgi sahibi olsak da yeterince iyi gelmedi bana. Ve Türkçe versiyonundaki kadının kitaptaki karakterlerle hiçbir ilgisi olmasa da renk ayarlamaları (dudak kısmı hariç) vs. güzel olmuş.
Kitap şimdiki zamanla yazılmış ancak bu kitabın akıcılığında herhangi bir problem oluşturmuyor. Kitap 496 sayfa. Bir çırpıda bitmese bile 2 çırpıda rahatlıkla bitiyor.
Bu tür fazla kitap okumadım ancak bana çok sıkı bir kurgu gibi gelmedi. Üstelik J her ne kadar "Ben o kızlardan değilim." dese de bu tür bir kitap için -özellikle ortalarda- fazla gelebilecek -yani vıcık vıcık- bir aşk vardı. E tahminimce ikinci kitap da oradan yürür.
Gene de yazarın ilk romanı olmasına rağmen tamamen kitaba kapılacağınız, orada verilen duyguları sonuna kadar hissedeceğiniz yerler var. O yüzden kitabı seveceğinizi düşünüyorum.
Şimdi gelelim alıntılara...
ALINTI #1
Dünya yarın sona ererse, Alex'in şunu bilmesini istiyorum. "Optimus Prime oyuncağını ben çalmadım. Onu sen bir yerlerde unuttun ve muhtemelen de annen attı. Çizgi filmlerden nefret ettiğini biliyorsun.
ALINTI #2
... yıkılan ve çöken binalar görüyorum. Toz ve moloz yığınına dönüşen şehirler. Chicago'yu yerle bir eden bir dizi kasırga. Dallas ve Vegas'ı dümdüz eden depremler. New York City'yi yutan bir tsunami. ...
ALINTI #3
Ben buradan geliyorum, kendi dünyamdan. Ben ise başka bir tanesinden.
Taylor Berclay, teknolojisi daha gelişmiş, üçüncü bir tanesinden geliyor. Onun adı da Prima.
ALINTI #4
"Babam madalyalı bir savaş gazisiydi ve FBI'ın San Diego Ofisi'nde karşı istihbaratın başındaki isimdi. Bende o cesaretin olmadığını mı düşünüyorsun? Bu, boyunu aşan bir kumar."
ALINTI #5
Bir daha asla eve geldiğimde garaj kapısının açık olduğunu görmeyeceğim. Gecenin ikisinde çalan telefona uyanmayacağım bir daha, yemeği kaçırdığı için özür dilemeyecek ve ben de ondan telafi amaçlı dondurma isteyemeyeceğim. Okula gitmek için kalktığım zaman onu iş kıyafetleriyle çalışma masasında sızmış bulmayacağım.
ALINTI #6
Elijah'ın pembe-sarı saçları ve mavi gözleri var; bu da onu ıslah edilebilir bir kötü çocukmuş gibi gösteriyor, ama eğer istese, benden merak ettiği her şeyi öğrenmek için beni sokağın arkasına götürüp döver.
ALINTI #7
"Peki senin mükemmel evlenme teklifin nasıl olmalı?" diye soruyor Ben.
...
"Bilmem. Sadece ikimiz olalım isterim ve romantik olmaktan, arkadaşlarına anlatınca büyük bir olay yaratacak cümlelerden ziyade, gerçekten hissettiklerini söylemesini isterdim. Onun sadece öne eğilip..." Ben bunu söylerken hafifçe, ama aramızda kalan boşlukta vücut sıcaklığını hissedebileceğim kadar yakın duracak şekilde Ben'e doğru eğiliyorum ve sesimin tonunu alçaltıyorum. "'Janelle Tenner, lanet olsun, evlen benimle,' demesini isterdim."
ALINTI #8
Bir insan ancak derisi erirse, jelatin gibi olursa böyle görünebilir. Bu erime yüzünü neredeyse yok etmiş. Gözlerim çenesine odaklanıyor; sağ tarafından ayrılmış ve sola doğru uzamış gibi görünüyor. Gözleri kıpkırmızı, ölürken kanamış gibi. Onu daha iyi bir açıdan görebilmek için birkaç adım attığımda, sadece derisinin değil, kemiklerinin de erimiş olduğunu fark ediyorum. Bir Salvador Dali tablosu gibi, çünkü her biri farklı yerlerde gibi görünüyorlar.
ALINTI #9
Kimse tahmin etiğim kadar ahmak değil.
ALINTI #10
Elleri kolumun üzerinden geçip belime doğru geliyor ve omurgama yerleşiyor. Bana her dokunuşunda vücudum sadece ateş üzerindeymiş gibi yanmakla kalmıyor, aynı zamanda saniyeler sonra infilak edecekmişim gibi hissediyorum.
Bu arada bir Salvador Dali tablosu(Belleğin Azmi):
Gelgelim çekilişe;
Şartlar tamam. :)
YanıtlaSil