"Bela - Sally Green" - Kitap Yorumu

Bela yapılan tanıtımlar sonucu fazlasıyla ilgimi çekmiş ve takas etmek için epey uğraştığım bir kitap olmuştu. Bela'yı bitireli epey oldu, hatta neredeyse hakkında yorum yazmaktan vazgeçecektim ancak dedim ki, bu kitabı benim gibi muhteşem sanıp boşuna yanılmasınlar. Kitabın sadece muhteşem sıfatına sahip olmadığını düşünen insanlar olduğunu da bilin okumadan önce kii beklentiniz çok yüksek olmasın. :D



Kitabın Adı: Bela(Half Bad)
Kitabın Yazarı: Sally Green
Kitabın Türkçe'ye Çevireni: Taylan Taftaf
Kitabın Yayınevi: Dex
Kitabın Sayfa Sayısı: 391
Kitabın Goodreads Puanı: 3.83/5
Kitaba Benim Puanım: 4/10


Arka Kapak

Sen bir cadısın, yarı Ak, yarı Kara.
Okuyamıyor, yazamıyorsun ama iyileşiyorsun hızla.
Karanlık çökünce kapalı bir yerde kalırsan hasta oluyorsun.
Annalise'e çok aşıksın ama  Ak Cadılardan nefret ediyorsun.
On dört yaşından beri bir kafesin içinde tutsaksın.
Kaçmalı ve o korkunç, katil babanı bulmalısın.
Bunu başarmalısın, on yedinci yaş gününden önce hem de.
Çünkü sen yok edilmesi gereken bir Bela'sın.

Benim Yorumum

Bela'nın konusu gerçekten çok daha iyi değerlendirilebilecek bir konu ama maalesef değerlendirilememiş. "Kimse istemiyor. Herkes peşinde." yazısını okuyunca şahsen ben epey kaçmalı kovalamalı -sıkıcı olmayan bir biçimde-, tehlikeli bir şeylerin olduğu, serinin ilk kitabı olması sebebiyle daha açıklayıcı bir şeyler okuyacağımı düşünüyordum.

Başlarda kitabın istediğimi vermediğini düşündüm elbet ama benim yarım bırakma özelliğim yok tabii. Bir de bazı yerler gerçekten şaşırtıcıydı. Yeni doğmuş bebeğe bir kart gelmesi -aslında bir kart gelmesi değil şaşırtıcı olan. O kartın içeriği...- Sonra Nathan'ın Annalise'den kaç yarı Ak yarı Kara cadı olduğunu öğrenmesini istediğinde Annalise'in öğrendiği sayı ve elbette cevabını serinin ilerleyen kitaplarında öğreneceğimiz baba-oğul ilişkisi durumu var.

(Fotoğraf bana ait değildir.)

Üslubu yeterli bulmadım. Zaten özellikle bu konuda başlarda kafam çok karıştı. Senli hitapla ilerledi, sonra kahraman bakış açısına geçiş yaptı, yanlış hatırlamıyorsam sonlara doğru gene senli hitabı kullanmaya başladı. Daha önce öyle bir kitap okumadığım için bana epey karışık geldi.

Annalise'e olan aşkı... Yeterince üzerinde durulmamış bir nokta. Ona aşıkmış gibi değil de o Nathan'ın zayıf bir noktasıymış gibi. Ben çok aşık olmak gibi bir şey görmedim yani kitapta. 

Gelgelelim sonuna... Kitabın içindeki bazı ufak noktalar dışında olduğu gibi sonu da beni tatmin etmedi. Hiç heyecanlanmadım. Ay hadi bitte artık ben de başka bir kitaba geçeyim modundaydım. Kısacası serinin ilk kitabı olarak tek başına değerlendirdiğimde bence vakit kaybı olan bir kitap. Ama serinin devam kitaplarında bu durumu düzeltebileceği şeyler var yazarın elinde, umarım değerlendirir.

(Resim bana ait değildir.)

Keyifli okumalar diliyor ve Bela hakkında sizlerinde yorumlarınızı bekliyorum. :)

Yorumlar