"Eczacının Kızı - Charlotte Betts" - Kitap Yorumu

Eczacının Kızı, CNR Kitap Fuarı'ndan -hiç aklımda yokken- aldığım bir kitap. Böğürtlen Kışı mı Eczacının Kızı mı derken standdaki görevlinin olumlu yorumlarıyla Eczacının Kızı'nı almıştım. -Keşke planlamış olduğum Böğürtlen Kışı'nı alaydım.-


Kitabın Adı: Eczacının Kızı (The Apothecary's Daughter)
Kitabın Yazarı: Charlotte Betts
Kitabın Türkçe'ye Çevireni: Solina Silahlı
Kitabın Yayınevi: Feniks
Kitabın Sayfa Sayısı: 486
Kitabın Goodreads Puanı: 3.58/5
Kitaba Benim Puanım: 6/10

Arka Kapak

Her türlü merhemi ve yatıştırıcı ilacı hazırlama konusundaki büyük becerisi ile katı ve asık suratlı Doktor William Ambrose'u bile etkilemiş olan Susannah, eczanenin penceresinden süzülen ışıkta hayal kurup kötü kokulu bir toza dönüştürdüğü sülfürü ezerken dışarıdaki dünyayı izliyordu. 

Fleet Caddesi, her zamanki gibi karınca yuvasını andırıyordu. Sabah başlayan kar çoktan Limehouse'daki ocaklardan yayılan zehirli bulutların getirdiği isle karışmış, ana kanalizasyondaki atıklar da inişli çıkışlı buzdağları oluşturmuştu. Kilise çanı çalarken köpekler havlıyor, eczanenin önünden kalabalık bir insan seli geçiyordu.

Susannah'ın gözleri, koyu renk şapkası ve peleriniyle karda yürümeye çalışan uzun boylu adama ilişti. Ormanda sessizce sürünen bir kurt misali kalabalığın yarattığı hengamede ilerlemeye çalışması Susannah'ın dikkatini çekmişti...

İki önemli edebiyat ödülü kazanmış olan Eczacının Kızı kitabını okurken 17.yy Avrupası hakkında da çok şey öğreneceksiniz... 

Benim Yorumum

Kitabın diğer bütün versiyonlardaki kapağı aynı yalnızca bizdeki kapakta farklı bir tasarım kullanılmış. Bizdeki kapakta güzel ancak ben orjinalini daha çok sevdim. İçerikle daha çok alakalı...



İlk sayfalarda -yaklaşık ilk 100 sayfada- olay bir STV dizisini aratmıyordu. Saf kız başına gelen her şeye sabretmeye çalışır. Eğer kitabı okuduysanız yahut okursanız dediğimi daha iyi anlarsınız ve sanıyorum bana hak verirsiniz.

Kitapta hiçbir şey beklemediğim gibi olmadı. Yani kitapta şaşırdığım, "Yok artık" diyebileceğim hiçbir yer yoktu. Kitap "Bak şimdi, kesin şöyle olur" dediğinizde dediğinizin çıkacak olduğu bir kitap.



Her ne kadar şuraya kadar kitap hakkında muazzam bir yorum yapmamış olsam da kitaba kötü diyemem. Ancak son 10 sayfadaki bir şimdiki zamanlı cümleden sonra geçmiş zamanlı bir cümle kullanılması, onun sonrasında geniş zamanlı cümleye geçmesi ardından birleşik zamanlı cümlelerin kurulması gerçekten kötüydü. Yazar sanki "Hadi bit artık" düşüncesiyle zamanlara hiç dikkat etmemiş gibiydi.

10 üzerinden 6 verilebilir. Keyifli okumalar. :D

Yorumlar