"Sevgilimden Son Mektup - Jojo Moyes" - Kitap Yorumu

Yaklaşık 3 hafta kadar önce bir çekilişe katılmış ve kazanmıştım. Hediye olarak istediğim kitap Sevgilimden Son Mektup'tu. Peki pişman mıyım? Elbette hayır. İyi ki bu kitabı istemişim. :)


Kitabın Adı: Sevgilimden Son Mektup(The Last Letter from Your Lover)
Kitabın Yazarı: Jojo Moyes
Kitabın Türkçe'ye Çevireni: Solina Silahlı
Kitabın Yayınevi: Pegasus
Kitabın Sayfa Sayısı: 478

Arka Kapak

En azından şunu bil ki bu dünyada seni seven bir adam var. Seni her zaman seven ve bu ona zarar verse de hep sevecek olan bir adam...

1960. Jennifer Stirling zengin kocasının servetiyle lüks bir hayat yaşamaktadır. İstediği her şeye sahip olduğunu zannetse de bir gün ondan her şeyi arkasında bırakıp kendisiyle gelmesini isteyen bir adama aşık olur. Hayatında ilk defa tutkuyu hisseden Jennifer'ın önünde iki seçenek vardır: Ailesine ihanet etmek ya da aşkının peşinden gitmek...

2003. Gazetecilik kariyerinde zirveye yükselmek isteyen Ellie Haworth ünlü ve karizmatik bir yazarla ilişki yaşamaktadır. Aslında çok mutlu olması gerekirken sevdiği adamın başka bir kadına ait olması Ellie'nin hayatını ve tercihlerini gözden geçirmesine yol açar. Bundan böyle ya eksik bir sevgiye razı gelecek ya da kendini korkusuzca gerçek aşkın kollarına bırakacaktır...

Bir gün Ellie, gazete binasının tozlu arşivinde 1960'lardan kalma aşk mektuplarına rastladığında iki kadının hayatı beklenmedik bir biçimde kesişir. Acı bir aşk hikayesinin eksik parçaları bir araya gelirken Jennifer ve Ellie'nin hayatı geçmiş, gelecek ve günümüzle tekrar şekillenir.

Benim Yorumum

Kitabın giriş bölümünü okumayı bitirdiğimde farklı bir gidişatı olacağını anlamıştım. Şu yaşıma kadar merak ettiğim bir sorunun cevabını da buldum. "Bir insan neden evli olduğunu bildiği biriyle ilişki yaşar? Bir ailenin onun yüzünden yıkılacak olması hiç önemli değil midir?" Meğerse bunların düşüncesi tamamen farklıymış. "Eğer karısı ona istediğini verebilseydi benimle olmazdı." Hayata farklı pencerelerden bakmak böyle bir şey işte.

Klasik aşk hikayelerinden çok daha farklı. Ve beraber olmalarını engelleyecek çok ciddi engelleri var. Hep bir merak içindesiniz. Gidecek mi gitmeyecek mi?

Kitaptaki karakterlerin bütün duygularını çok iyi anlıyorsunuz çünkü yazar çok iyi anlatıyor. Özellikle Jenny'nin bütün duygularını kendim yaşıyormuşum gibi hissettim. Bir türlü anımsayamaması, aradaki 4 yıldaki o boşlukta çok durulmasa da duygusallıktan ne derece yoksun olduğunu anlayabiliyorsunuz.

Jenny'le Anthony'yi geçtikten sonra günümüze geliyoruz. Bu sefer burada Ellie var. Normalde karmaşık duygulardan nefret etmeme rağmen Ellie'ninkinden nefret etmedim hatta böyle karmaşık duygular içinde olmasını anladım. :D (Bu kendi adıma büyük bir gelişme.) Ama o da bu karmaşanın farkındaydı ve bundan kurtulmak için elinden geleni yaptı.

Sanırım bu kitap hem en sevdiğim, hem tasvip etmediğim, hem gerçekten ne olacağını çok merak ettiğim aşk kitabı. Diğerlerinden çok farklı...



Rory, ... "Buz pateni yapmaya gidiyoruz. Bir kişi gelmediği için fazla biletimiz var."
"Buz pateni mi?"
"Çok eğlenceli olacak."
"Otuz iki yaşındayım ben! Buz pateni yapamam!"
Bu kez şaşırma sırası Rory'deydi. "Ah... Haklısın." Anlayışlı bir ifadeyle başını salladı. "Bastonla kayamazsın tabii."

Sanırım kitabı özetleyen en güzel söz kapağındaki olacak: Aşka teslim olmak cesaret ister...

Aşk romanlarını sevmiyorsanız bile kesinlikle şans tanımanız gereken bir roman.

Yorumlar